Bismi Allah Al rahman al Raheem
Kurtuluş
Kendimizi ve dünyamızı kurtarmak için herkes kendisinden başlarsa dünyada kurtarılacak hiç kimse kalmaz. Çünkü herkes kurtarlımış olur zaten , ancak bu bencillik katılmadan yapılması gerekiyor.
Ey insanlar, dünyaya incelikle ve detayla bakarsak, insan oğlunun en kıymetli varlık olduğunu görür ve idrak ederiz. Kendi yaratılışımza bakarsak Allahın takdir ettiği herhangi bir memlekte, ve herhangi bır millet olarak, ve herhangi bir cinste doğmuş olabiliriz. Bu bizim seçimimize bağlı olmayıp, irademiz dışında cereyan eder. Dolayısı ile herhangi bir milletten olmak bizim suçumuz değildir. Bazılarımız zengin ve yönetici ailelerden doğmuş olabiliriz, bazılarımız ise fakir ve sokaklarda doğmuş olabiliriz. Ölüm bizimle beraber doğmuş gibidir, ondan kurtuluş yoktur. Bunu mukaddes bir hakikat olarak değiştiremiyoruz, bizim elimizde değildir. Onun için ona razı olup, şükür edip, sabırlı olarak yaşamamız gerekir.
İnsanlığın en değerli noktası kendi değerini bilmek, hakkaniyatı ve ahlak ile ölçülür. İnsanoğlu, insanlar için kul olmak için yaratılmadı. Milletler’in tarihini biribiri ile bağlarsak tek bir anne ve baba’ dan geldiğimizi görürüz. Durum böyle iken neden biribirimize zulüm edelim. Biz bu dünyaya birbrimizi öldürmek için yaratılmadık. Bazılarımız bu dünyaya intikam ve birbirimizi öldürmek için nefretle yaşarız. Elbette bu durumun bazı sebepleri vardır. Başklaraının ve atalarımızın yaptığı hataların ve dolaylı hataların bedelini bizler ödemek zorunda kaldık. Buda sadece kısas yolu ile değil, ya diyet alarak yada bağışlayarak ödenebilir.
Ey insanlar, kendimizi dini yönden en adaletli ve en doğru olan dini seçmemiz gerek. Ahlaki yönden bütün kötü işlerden alı koyup ve engellemek lazım. Kendimiz için istediğimiz en iyi şeyleri başkaları içinde istememiz gerek. Başka insnanları bizimle aynı seviyede görmemiz gerek, ve sürekli mütevazi olmak gerek. Dünyayı ahlak ve fazilet ile yönetmek gerek.
Akli yönden yüksek derecede bir eğitim ve öğrenim almak önemlidir, ama aldığımız eğitimi öncelikle kendimizin uygulaması gerek. Edindiğimiz bilgi ve birikimin başkalarına kıskançlık etmden aktarmamız gerek. Mütevazi olup kim doğruyu söylüyorsa kabul etmek gerek. Dünyada bütün yanlışlıklar ya bilmemezlikten veya bilip yapmamazlıktan kaynaklanıyor.
Bedeni yönden, kendimizi sağlam tutmak için helal ve pak olan, ve insan bedenine zararlı olmayan doğal gıdalar yememiz gerek. Çünkü hastalık boğazdan olur, şifa’da boğazdan olur. Kazancımızın doğru ve temiz yoldan elde etmesi gerek, başkalarının hakkının karışmamış olması gerek. Diğer türlü bize doğruluk etki etmez.
İktisadi yönden, bizim Allahtan başka hiç kimseye muhtaç olamyacak orta halde yaşamak, ve var olana şukur etmek gerek, başkalarının malını kıskanmamak gerek. Biribirimize yardım etmek yolunda, beraberce hareket etmemiz gerek. Rekabette ölçü ise sen öl ben yaşayım demek uygun olmaz.
Ey bazı devlet yöneticileri, kendimize bakarsak doğru yada yanlış yaptığımız herkesi etkiler, devletteki bütün insanların menfaati birbiri ile ilişkilidir. Onun için doğru ve adalet-perver olmalı, hiç bir zaman mekama gelen kadar, söz verip ve yalan yemin etmemek gerek. Ancak makama geldikten sonra sözünü tutmayıp ve başka devlet yöneticileri ile üstünlük yarışına girip, kendi çıkarı için milletin ve halkın çocuğu olan asker ve polis’lere ölümlere sebeb olma.
Eğer devletin başına geldiğin zaman, kendinin ve milletinin iradesi ile yönetmek istersen. Başkalarının önceden yaptığı rezil planının bir parçası olup, heykel gibi olup ve halkına söyleyemiyorsan, bunu can pahasına olsa bile değiştir. Bunu yapamıyorsan tüm evlatlarının ve sevdiklerinin canını tehlikeye atıyorsun demektir. Uunutma ölümden kaçıp kurtulmak yoktur, kahramanlık ömrü kısatlmaz ve korkaklık ömrü uzatmaz. Her insan kendi hayatını yüce amaçlar için harcaması gerek.
Ey bazı zenginler, biz dünyaya geldiğimizde zaten pek çok yeri zinicirile kendinize bağlamışsınız. Başkalarına hiç bir fırsat vermiyorsunuz, sonrada bizlere kafasız ve beceriksiz diyor mu sunuz siz? Kendi devletini veya dünyayı zincirle bağlamışsınız kendinize, Allah’ın insanlar için yaratığı dünyayı kendi mülkunuz yapmışsınız. Pek çok insanın rızkını siz yemişsiniz ve aç bırakmışsınız. Bizlerede fırsat verin, kendinizi görmediniz mi? Sokaklarda yanlız yürüyemiyorsun ve dünyayı kendinize dar edip, kafesteki kuş gibi olmuşsunuz. Siz herşeyi gördünüz ve yaşadınız, bu değersiz dünya cennet değil ki, bıkmadınız mı? Şimdi Allah için, kendi evladınız, en sevdiğin akrabalarınız, hayvanlarınız için, doğa için, ve gelecekteki barış için insanlara olan yardımınızı yapınız. Kendi ticaretinizi ınsanlara menfaatlı olan bir ticarete çevirinz.
Ey kendini üstün millet sananlar, milletinin üstünlüğünü adalat-perverlik, doğruluk, ve sevmekle göster. Hiç bir zaman hile ve sahtekarlık, zorluk ve baskı, ve haksızlık yolularını kullanma. Böyle kötü yöntemler belki geçici olarak işine yarar, ama temelli olarak sorununu çözmez , temelli çözüm ancak adaletle sağlanır. Başka milletleri kendi milletin için köleleştirme, insanlar köleleştirilmek için yaratılmadı. Şimdi insanlığın nüfusu eskisi gibi binler ile değil milyarlarla sayılıyor, onun için mantıksız hayallerinden kaçın.
Ey insanlar, şimdiki dünyada kendi devletimiz ve başka devletlerin uygulamada dost ve samimi gözükebilir, ama hakikatta birbirinin temelini kazıp yok etmeye çabalıyorlar. Bazıları kendisi haksız olarak akıl, tehlike, silah, para, ve mal gücü ile ülkeleri işgal edip onun varlıklarına el koyup. Ve ardından inasnlık dışı muamelle, işkence, ve günahsız insanları öldürme, organlarını satma, ve şeytanin aklına gelmeyen fikir ve uygulamaları ile yönetme hedefi için yapıyorlar. Atanmış devlet başkanlarını kendi menfaati için yerleştirerek, başka halkların geleceğini etkiliyorlar. Halkın evladı olan asker ve polislere yemeğe ilaç katarak, ilaç vererek, ve iğne yaprak robotlaştırarak, kendi insanlarını ve ailelerini canice öldürtüyorlar can pahasına olsa bile, her iki tarafta can kaybına uğruyor. Devlet kendi halkının düşmanı olup kendi halkını eziyor ve halkının organlarını satıyor. Zavalıların evlerini harap edip, adrından pahalı binalar inşa ederek, mazlumun yıkılan evi yerine borçlanıp ev almarını zorluyorsun. Ülkeleri yıkıp veran ederek, insanların vatanlarından kaçmalarına sebep oluyorsun. Ve ardından iyilik yapmışcasına iltica etme kapılarını açıyorsun. Sonra da seni kendi dininden vazgeçtiriyor maddi menfaat karşılığında, ve kendi dinlerini bile değiştirdiler ve bir ticaret malzemesi yaptılar. İbadethaneler ve dini guruplar bir ticari şirket gibi maddi menfaat elde etme yeri oldular. Haksızca idama mahkum edilmiş zavallı insnaları şehir şehir ve vilayet vilayet dolaştırıp insnalara korku salmak istiyorlar. Böylece diğer insnalara biz uzunca ayaktayız ve hükum edeceğiz sizi dedirtmek istiyorlar. Başkasının icaatlarını taklit ederek, kendi icatları gibi gösteriyorlar. İnsanları selami bile zorla verdiriyorlar, insanların kendilerini çaresizlikten kendilerini patlatmasına yol açıyorlar.
Doğru dini tahrif ederek, okullar açarak O amaç için yanlış din adamlarının tahrif edilmiş dini aşılamya koydular. Bu hedef için tahrif edilmiş düşüncede canlı bomba insanlar yetiştirdiler. Dinler arası savaşlar çıkarmak için, din adamı kılığına girmiş sahtekarları birbirine düşüryorlar. Genelevleri açıp kendilerinden ve başka ailelerden kızkardeşlerini kullanıyorlar seks ve kadın ticareti için. Bu işten elde edilen gelirden vergi alıp bu vergi ile halka bakıyorlar.
Başkalarının zaaflarını ve eski hatalarından yararlanarak, insnaları tehdit edip kendi amaçları doğrultusunda kallnmaya zorluyorlar. Butün uluslararası ticari örgütleri kontrol altına alıp ve herşeyi pahalı satarak, dar gelirli insanların ölümüne sebep oluyorlar. Gerçekleri ört bas edip, kendi halklarına yalan dolan haberleri sunuyorlar. Bunların yaptığını saymakla bitmez daha pek çok örnek ifade edebiliriz. Elbette iyi icraatlaride var, kapatılmış sınırları açtılar, bu şekilde parçalanmış pek çok aile efradı birbirlerini görebildiler.
Halkımıza bakrak, bazımızın insaniyatten çıktığımızı ve bunun nedeni olarak cemiyette ve koşullara bağlıyoruz. Bencil olup sadece kendi sorunlarımız için uğraştık, ve dolayısı ile cemiyeti’de düzeltmeyi unuttuk. Fuhuşun çoğalması ile milyonlarca çocukları öldürdük, sokaklara attık, ve sattık, anne babalarımıza eziyet verip, perişan edip sokaklara bıraktık. İnsanın tabiatında olan ve eksikliği zarar olan muahbbet eksikliğini şahvani hislerle kapatmaya çalıştık.
Rekabet sayesinde biribirmizi kıskanıp biribirmize düşman olduk. Sen öl ben yaşayayım , senin başına gelen benim başıma gelmez diyerek ilgisiz olduk. Bunların bizim başımıza kısa vadede geleceğini düşnmedik, paylaşmayı ve biribirimze yardımlaşmayı unuttuk.
Devletimizin, insnların, evladımızın, ve dünya malının temiz ve haram olmayışını araştırmadık. Çiftçilerimiz ve çobanlarımız kendi menfaati için kimyasal ve zehirli maddeler ile insanlara beslediler. Onun bir gün kendi evlatlarınada etki yapcağını düşünmediler. Zehirli olan sigara, içki, ve pek çok keyif verici maddeleri çoğaltarak milyonlarca insanların ölümüne sebep olduk. Para kazanmak amacı ile yalan film ve haber yapıp, bunları taklit eden insanların ve çocukların yalancı kıldık, ve ölümlerine neden olduk.
Bir topun arkasından koşup ve birbiri ile vuruşturup, insanlarının ve hayvanalarının canına mal olan sporları icaat ettik. Hayatımızı anlamsız kıldık ve israf ettik, teknolojik oyunlar ile zamanımızı heder edip ve kendimizi tembel kıldık. Yağmur baskını veya sel baskını ile gelen suları eskiden içilebiliyordu, şimdi ise evde var olan kimyasal maddelerden dolayı içemez olduk. Bunlar gibi pek çok örneği saymakla bitmez.
Kısacası, devlet yönetmekle bir insanın konuştuğu söz ve düşüncesi için ceza vermeden önce , doğrularını knedisine bildirip sonra karşı çıkması halinde adaletle hükum ve ceza verilebilir. Korkan taraf ilk vuruşu yapar, buna dayanarak kimseden bir kötü şey gelmeden ona dokunma ve üstüne gitme. Ahlaki terbiyeyi çoğaltıp birbirimizi ve cemiyeti ahlak ile yönetelim, birbirimizin kusur ve ayıplarını görmezlikten gelip, yanlış yaparsak terbiye vererek ve şans vererek aff edelim. Radyo televizyon filimlerini gerçekçi yapalım, ahlaksız filimleri yapmayalım ve göstermeyelim. Kalbimize Allah, insan, hayvan, ve doğa sevgisini aşılıyalım. İnsanları beraber görüp, onları ayırmayalım, hakikati bilip ve susmayalım. Başkalarının mal ve mülkünu muhafaza edelim, hile ve zorlukla ele geçirmeyelim. İnsanlara doğal ilaçlarla ve yemeklerle yetiştirelim. Bizim seçtiğimiz yöneticilerimizi dinleyelim, yalanlara asla başvurmayalım. Bir sorun olsa milliyet ve devlet ayrımı yapmadan, sorunun neden kaynaklandığını bulup adaletle huküm vermek gerek. Ancak bu şekilde sorunu temelli çözmüş oluruz. Başkalarının dini, örf ve adet, dil, millet, insanlık izzeti, medeniyeti, ve tarihine aşağılamamak ve saygı duymak gerek. Öncekiler yanlış yapmış olsa ve biz onu saptarsak hemen düzeltelim. İnsanların zamanını harcayacak, sinir dengesini ve sağlığını bozacak icatlardan kaçınalım. Butün insanları tehdit eden atom ve hidrojen bombalarını yok edelim. Birbirimizden korkup veya başkasının silah tehditi atlında kendini savunma bahanesi ile silahlanma yarışına girip dünyayı tehlikeli hale getirmeyelim. O yolda harcanan para ve imknaları kendi insanlarımızın hayat ve imkanlarını düzeltmek için hacrayalım.
Savaşa, yeni sınıra oluşturarak dünyayı büyük hapishaneye çevirmeyelim, ve asla çevirilmesine izin vermeyelim. Bütün sorunları konuşarak, diyet ödeyerek, veya aff ederek çözelim. Kısas yolu ile birbirmize düşmanlığımızı arttırmayalım, ve bunun kaynağını irdelemek ve araştırmak çok zor, bu bu şekilde insanlara zulüm etmeyelim.
Şayet insan doğuştan sakat ise veya hasta ise, hasta olmasada bile Allah hepimize aynı güç, akıl, feraset vermiş, biz herşeyi değiştirebiliriz. Gelecekteki huzurlu, güzel, birlik ve beraberliğimiz için devletle insanlar birlikte hareket etmeli. Şayet insan değişmek isterse bir dakika bile yeter. Yani geçmişte yapılan kötü işler ve günahlarını tekrar etmeme yemini Allah’a ile ve yeminine sadık kalırsa, insan değişebilir. Yok istiyorsa ama uygulayamıyorsa bir ömürde yetmez. Meselenin derhal çözdüm deyip ve zorluk ile bastırıp, yada hile yapıp ve aldatıp, adaletsizlikleri çoğaltıp kendi helakimize sebep oluruz. Tarihimiz ile onurlanıp yürümeyelim ve şimdiki halimize bakalım. Bu dünyada eğer biz kıskanmıyorsak ve savaşmıyorsak, varlığımızı ve derimizi paylaşıyorsak bu dünya hepimize yeter. Herkes biribirine zaman tanısın iki seneliğine, ve sürekli elimiz ile iki işaretini gösterelim hem barış hemde iki seneyi hatırlatmak amacı ile. Yok yapamıyorsak bunları, elimizi barış simgesi olarak göstermeyelim. Dünydada hali hazırdaki vahşilik, yalancılık, aldatma, hile ve şeytanı hayran bırakacak seviyeye ulaştı. Dünyayı biz kendimiz veran etmeden önce düzletelim. Dünynın doğasını korumak için doğayı bozacak herhnagi bir etkinliği yok edelim . İnsanlara zararlı olan ticareti faydalı olan ticarete dönüştürelim. Yapılan yanlışlar için, af dileyip kucaklaşalım. Doktorlar kendi yeminlerinde durup, hastanın paralı veya parasız olmasına bakmamaksızın tedavi etemeye çalışsın. Askerler ve polisler yeminlerini unutmasın, kendi milletine hiç bir zaman kurşun sıkmasın.
Gaflet uykusundan uyanalım, her zaman Allahtan başka hiç bir kimseden korkamyın. Hakkaniyat için canımızdan ve malımızdan olsak ancak O zaman hazır bir insan olmuş oluruz. Buna derhal başlayalım, ben sadece sizin bildiklerinizi hatırtlamya çalıştım. Biz bunu uygulamazsak bu söylediklerim hiç bir şeyi ifade etmez. Lütfen bunu okuduğunzda en az üç kişiye iletin ve imkan verdiğince tercümesini yapın başka dillere. Bunları demek kolay ama uygulamak zor, ama bunun akibeti ise hayır ve huzur demek, gelecek nesiller ve evlatlarımız için bunu yapalım.
Halkın gam ve derdi ile yanmayan insan, insan değildir. En sonunda hepimizin beraber selamet , sağlık ve huzurunu Allahtan dilerim.
Sizlerden birisi olan Ghayret Sidik’tan Virginia, USA 24/01/2011.
No comments:
Post a Comment